Blog

Azmi Güney

28.05.2014 20:31
Roman bahane;türban,islami söylem şahane.Bana pek hitap eden bir roman değil ama, kurgusuyla, içeriğiyle, anlatım biçimi ile içindeki diyaloglardaki başarısı ile mütedeyyin vatandaşlarımız adına tam bir baş yapıt niteliğinde. Adil Küçükay bu ilk denemesiyle dindar kesimimizin yüz yıllardır kurtulamadığı "Hayber Kalesi" masalları sendromunuda yıkmış oluyor.Mütedeyyin kesimin bu roman'a baskı rekorları kırdırması lazım.Yoksa gözüme görünmesinler. Bu roman nedeniyle çok sevdiğim ve çok saygı duyduğum bu güzel ağabeyime elbette zaman zaman küçük eleştirilerim,bazı sataşmalarım,hoş sohbetlerim olacak.Onu çok iyi tanıdığımı sanıyorum.O kendine her zaman inanan, güvenen,her şeye olumlu yönden yaklaşan,her türlü eleştiriyi çok büyük bir olgunlukla kabul eden bilge bir insan.
 

İlhan Asılkazancı

15.04.2014 17:44

Sevilmek ve sevmek duygusunu insan oğlunun yaşamında en az bir kere tadabilmesi dileğiyle kendi Labirent’ lerimizin karmaşık yollarında bazen sıkıntılı, bazen neşeli,bazen umutlu bazen de umutsuzca yol alanları izleyip,ölenleri yad ederken gülebilenleri de selamlıyoruz… ve … dindar olsun ateist olsun insanları Allah’a yaklaştıran en önemli duyguyu da hiçbirimiz unutmamalıyız. Onun adına kısaca “Hoşgörü” diyoruz. “Hoşgörü” insanoğlunun en büyük erdemi olmalıdır.

Bülent Güler

15.04.2014 17:24

 Yazarın geniş bilgi dağarcığından sızan bu satırlar hiç şüphesiz memleket sevdalısı ve dahi memleket meselelerine çok yakından bakan birisi tarafından kaleme alınmıştır

Murat Küçükay

14.04.2014 18:30

Farklı bakmadan, farklı göremezsin. Farklı düşünmeden farklı bakamazsın. Haksızlığı ve adaletsizliği görmeden farklı düşünemezsin... 
Gözünüze sokulanı değil, hissiyatınıza yakışanı mı yaşamak istiyorsunuz? 
O zaman hissiyatınızı besleyin. Onu olması gerektiği gibi hak ve adalet çizgisinde besleyin, doğrular üzerine, size yakışan değerler üzerine besleyin... 
Ki birilerinin itina ile hazırladığı küresel tezgah, sizi de içine çekemesin!
Ne diyor sevgili yazar: "“Adil olmak,insanoğlu için meziyet değil, zorunluluktur.” 
Ne için diyor bunu? çünkü adil olmuyorsanız haktan ve adaletten ayrılıyorsunuz demektir. Haktan ve adaletten kopmuş bir toplumun varolma ve hür olma mücadelesindeki yeri ne olabilir sorusunun cevabını aklıselim düşünce sahiplerinin vicdanlarına bırakıyorum...

Arzu Erdoğan Uzun

27.03.2014 21:05

Yazarın kendi bakış açısından sunduğu Türkiye’de yaşananlara dair getirdiği politik açıklamalara katılın veya katılmayın, roman maneviyatın verdiği güçle, büyük bir aile gibi dayanışma ve bağlılık içinde yaşayan bu köy halkının bir ferdi olma isteği uyandırmayı başarıyor.