Mevlana ile Papaz'ın hikayesi
Mevlana Celaleddin-i Rumi'nin şöhreti, gayrimüslim dıyarlarında da yayılmıştı. Aynı şekilde namı yayılan bir hırıstiyan papazı vardı. Papazın kafasına bir soru takılmıştı: Acaba Allah indinde daha makbul olan kimdi? Mevlana mı, Kendisi mi?
Bunu anlamak için Mevlana'nın yaşadığı Konya Şehrine gelip Mevlana ile görüştü. Mevlana'ya:
-Muhterem! Acaba Allah indinde makbul olan kimdir? Sen misin, yoksa ben miyim?
Mevlana bu soruya şöyle cevap verdi:
-Onu şimdi sana söyleyemem. Yarın bu saatte gel. O zaman söylerim! . . .
Ertesi günü Papaz, söz verdiği şekilde Mevlana ile görüşmek üzere geldi. Lakin etrafta tuhaf bir durum vardı. Koşuşmalar, acele hareket edenler. . . İnsanların yüzünde üzüntü izleri. . . Papaz merak etti. Bir tanesine sordu:
-Muhterem, ben papazım. Bu saatte Mevlana Hazretleri ile görüşmek için randevüm vardı. Fakat etrafta göremiyorum. Bu insanlar neden telaşlı hareketler yapıyorlar?
-Çünkü Mevlana Hakkın rahmetine kavuştu papaz efendi. Cenazeyi defin hazırlığı yapıyorlar.
-Peki, şu anda nerede bulunuyor?
-Caminin avlusunda, musalla taşında.
Papaz:
-Onu görebilir miyim? Yanına varabilir miyim?
-Elbette. Ben size yol göstereyim.
Böylece Mevlana'nın bulunduğu musalla taşına vardılar. Papaz:
-Ey Yüce Mevlana! . Sen bana sorumun cevabını verecektin. Fakat ölmüş bulunuyorsun. Eğer senin sözüne güvenemeyeceksem, o zaman be dünyada kimin sözüne güveneceğim?
O zaman musalladaki Mevlana dile geldi. Şöyle dedi:
-Muhterem! Ben sözümden dönmüş değilim. Soruna cevap vereceğim. Allah indinde makbul olan benim! . .
-Peki, bu cevabı dün niye vermedin?
-Çünkü dün ben hayatta idim. İmanla öleceğimi bilmiyordum. Bu gün ölü bulunuyorum. Ve imanla can verdiğimi biliyorum. Halbuki sen yaşıyorsun. Ve henüz imana gelmiş değilsin. . .
Papaz, ağlayarak Mevlana'nın tabutuna kapandı:
-Ey Mevlana! Senin Allah indinde makamının benden yüksek olduğuna inandım. dedi ve Kelime-i Tevhid ve şahadet getirerek:
-İşte şimdi ben de iman ehli oldum. Bana hakkını helal et! . . . dedi.