LABİRENT:ÖLENLER VE GÜLENLER DEN 9/4/2014

 Labirent'ten:  Hadis-i Kudsi:

                        “ . . . . Allah(cc)” danhakkınca korkanlar, yalnız ve ancak alimlerdir”

                        . . . Çünkü gerçek alimler, o sonsuz kudret sahibini ilimleri ile bilmişlerdir. . . . Her kul, aklı ve muhakemesi ileAllah'ın varlığına ve birliğine inanmak zorundadır. Çünkü insan aklı bu fıtratta yaratılmıştır. Bir peygambere ulaşamayanlar, onun ortaya koyduğu şeriatın hükümleri ile mükellef tutulmazlar. Ama AllauTaala'nın varlığına ve birliğine inanmak zorundadırlar. Bu yönden sorumlu tutulurlar. AllahuTaala ve Takaddes Hazretleri Kur'an-i Keriminde(Mealen) buyuruyor ki: “ Biz nezdine peygamber göndermediğimiz hiçbir kavme, şeriat kurallarından hesap sorucu değiliz. Ancak; Dünya yüzünde nezdine peygamber göndermediğimiz kavim de kalmamıştır. . “

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

                     Labirent'ten:

                   Zirullah Üzerine:

         “ Ey iman eden kullarım! Allah'ı çokça zikrediniz. Çünkü kalbler ancak zikrullah ile itminan bulur! ” (Kur'an-i Kerim)

            Bu ayetten anlaşıldığına göre Zikrullah, Kalplerdeki bilumum kiri, pası, yanı faydasız ve hatta zararlı dünyevi düşünceleri siler ve yok eder. Boşalan kalbe ise muhabbetullah, yani Allah sevgisi dolar! ”

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

                        Labirent'ten:

         “ . . . . . İhsan Hoca şunu söylemişti:

“ O'nun varlığı latiftir. Yani madde olarak algılanamaz. Hayal edilemez. Çünkü her hayal, benzetme ve şirk olur. Şu halde, o yüce “ Yaradan” ın gücünü, kudretini, azametini, ilmini, sanatını ve kemalatını düşünmek ve fikretmek, Onun kemal sıfatlarını kabul edip, noksan sıfatlardan münezzeh kılmak tefekkür ve ibadet oluyor. . . “

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

                        Labirent'ten:

         “ . . . Bu, mevcut iktidarın, değişimi başarabilmesine, tam demokrasiyi yerleştirebilmesine ve sosyal dengeyi sağlamasına, gelirdeki payın varlıklı ve varlıksız kesime adaletli biçimde yansıtılmasına,  bu konuda halkın güveninin sağlanmasına bağlı. Artık darbelere son verebilmiş bir iktidar, halkın çoğunun desteğini sağlamış olduğundan bahisle büyüklenirse, tek başına iktidar olmanın vermiş olduğu avantajları dikta hevesine alet ederse, halkın desteğine rağmen halkı unutursa, Sosyal adaleti sağlayamazsa, muhalif de olsalar halkın bir kesimini hor görürse, onların demokratik isteklerine demokrası kuralları dışında güç koyarak karşı çıkarsa, adaletten ayrılıp zulme kaçarsa, başka bir deyişle demokratik ortamda halkın reyi ile iktidar olmuş olanlar, halkı unutup devletçiliğe batarsa, yani devletin içinde erirse, o zaman devletçilerden farkı kalmaz. Halbuki demokrasilerde devlet millet içindir. Yani devlet amaç değil, araçtır. Amaç milletin rahat ve huzurudur. Eğer iktidar partisi devletin içinde erir ve devletleşirse o zaman diktaya kaçmış demektir. Çünkü devletçilikte devletin otoritesi her şeyin üzerindedir. Nasıl ki demokrasilerde gaye milletse, devletçi ve totaliter rejimlerde de gaye devletin otoritesidir. Devletin otoritesini ayakta tutmak için her çeşit gayret sarf edilirse, insan hakları unutulur ve baskılı ve totaliter rejim emareleri ortaya çıkar. Bu da demokrasının sonu olur. O zaman bu halk, onları da iktidardan uzaklaştırmaya muktedirdir. Eğer hakimiyet gerçekten kayıtsız şartsız milletin ise bu böyle olacaktır. . . “